Perşembe, Aralık 29, 2011

Aylinin Hikayeleri ve Şarkıları

Önce en sevdiğimiz şarkı,

Bir çift yaprakmış dalında yumuşacık
Tutmuşum tutmuşum ellerinden senin
Düşmüşüz yavaşça bir sakin derenin
İçindeymişik

- Neymişik Aylin
- Pembeeeee

Pembeymişik sazmışık

İçindeymişik pembeymişik sazmışık

Karar verdim

Gülde Işık minik miniminnacık bir bebekmiş. Ingaa ingaaa diye ağlarmış, sonra yemeklerini yemiş ve koccaman olmuş. Bir gün oyuncakları ile oynarken koşarak Begümün yanına gitmiş.
Begüm begüm demiş ben karar verdim. Begüm sormuş neye karar verdin Gülde Işıkçım? Gülde Işık demişki, Begüm ben karar verdim (burada o gün vurgulanmak istenen konu önem kazanır) ben artık kendi yatağımda uyuyacağım. Peki demiş Begüm, tabii ki kendi yatağında uyuyabilirsin tatlım. Gülde Işık güneş gökyüzündeyken oyuncakları ile oynamışşş, anne ile baba işe gittiğinde Kamilesi ile parka gitmiş, hamur oynamışlarrr, derken aydede çıkmışşş. Gülde Işık çok ama çok yorulmuş. Akşam yemeğini yemiişş, dişlerini fırçalamış, ellerini yıkamış veee pijamalarını giymişşş. Sonra Begüm begüm demiş benim çoook uykum geldi, acaba gidip uyuyabilir miyim? Begüm Gülde Işığı almış ve yatağına yatırmışşş. İyi geceler bebeğim diyerek bir öpücük kondurmuş ve Gülde Işık tekrar güneş gelene kadar yatağında mışıl mışıl uyumuuuş.

Bu hikayenin "Kakamı ve Çişimi Tuvalete yapmaya karar verdim, yemek yemeye karar verdim, emziği bırakmaya karar verdim, Antalyaya gitmeye karar verdim, boyalarla duvarı boyamaktan vazgeçmeye karar verdim" versiyonları da mevcut.


Gemi

Bir gün Gülde Işık ve Aylin Afrikadaki arkadaşları Zulu'yu çok özlemişler ve ziyaretine gitmeye karar vermişler. Koşarak deniz kıyısına gitmişler, aa bir de ne görsünler minik gemi bıdık motorları gırgırgır diye çalıştırarak sahile yaklaşmış. Demiş ki Kaptan Gülde Işık Kaptan Aylin hadi binin güverteme ben sizi götürürüm Zulu'ya. Hem bende çok özledim demiş. Gülde Işık ve Aylin hemen binmişler güverteye, kamaralarına inip eşyalarını yerleştirmişler. Sonra güverteye çıktıklarında bir de ne görsünler, bıdık masmavi suları bembeyaz köpükler içinde bırakarak son hızla ilerliyormuş.
Birden bir ses duymuşlar, yavru martı jonathan da Gülde ve Aylin'le seyahat etmeye karar vermiş. Merhaba demiş jonathan. Bende sizinle geliyorum Zulu'nun yanına. Hem çok eğleneceğiz hep beraber yolda. Derkeen bıdığın yanında iki tane yunus sans etmeye başlamış. Cuuuppp hoooppp diyerek masmavi sulara dalıyor her tarafı ıslatıyorlarmış. Gülde ve Aylin kahkahalarla gülüyormuş yunuslara. Yunuslar yol boyunca bıdığın yanında dans etmişler taa afrikaya kadar.

Derken çoook uzaklarda şemsiye gibi sular fışkırtan bembeyaz bir balina görmüşler, arkadaşları Moby Dick onlara hoşgeldiniz diyormuş meğersem. Gülde Işıkla Aylin Moby Dick'in fışkırttığı suların altında dans etmişler, oynamışlar.

Yavaş yavaş güneş batmaya ay dede ve yıldızlar gelmeye başlamış. Çok yorulan Gülde Işık ve Aylin kamaralarına inmeye karar vermişler, dişlerini fırçalamışlar, ellerini yıkamışlar, pijamalarını giymişler. Tıngır mıngır sallanan bıdığın rahat mı rahat yataklarında, yarın zuluya kavuşacaklarını düşünerek heyecan ve yorgunlukla deriin bir uykuya dalmışlar.

---

Devamı sonra :)

Aylinin en sevdikleri

Kendi tercihlerini doğrudan talep eden kuzu, bu sene neleri çok sevdi?

- Parkta kumla oynamayı
- Ördeklere kahvaltı götürmeyi
- Yapıştırma kitaplarını
- Tırmanmayı
- Boya- hamur ve makas ile oynamayı
- Kitap okumayı (bu senenin favorileri: yataktan düşen ayıcık, gölde, ormanda doğumgünü partisi)
- Susamı mıncıklamayı
- Ayakkabıları

Artık ayakkabılarını kendisi giyip çıkarmaya başladı, eğer ses çıkmıyorsa ne yaptığını artık biliyoruz süslü kokoşun. Ayakkabılarını giyip çıkarmakla meşgul!

En sevdiği arkadaşı Gülde Işık, her akşam "karar vermiş" ve " gemi" anlatıyoruz. Hatta hemen yazayım ben bu hikayelerimizi de bir günde 3post girerek rekor kırayım.


2011


Deli bir yıldı 2011. 35 yıllık hayatımda herhalde böylesini yaşamamıştım hiç. Umarım gelen yıl gideni aratmaz.

Aylinim canımın parçası 2 yaşına girdi gümbür gümbür. Kızım diye söylüyorum, tam bir dilli böcek oldu. Çok düzgün ve güzel konuşmaya başladı.

Bakıcımız değişti bu sene, eski bakıcımızı çok özlüyoruz ama yenisi de çiçek gibi bakıyor kızıma.

2011 yazı en çok kuzuma yaradı, Antalya tatili İzmir Tatili derken denizin güneşim kumun tadını çıkardı bol bol.

2011'den bana hatıra kalacak en güzel şey gece uyurken iki elini yüzüme koyan masum bebeğimin "anne ben seni çok sevdim" demesi...Gerisi sadece teferruat!

Hadi bakalım blog, bu sene seninle güzel zamanlarımız geçsin olur mu?


Cuma, Ağustos 12, 2011

Sosyal paylaşımsal haller

Amma sosyal paylaşma bağımlısı bir bünyeymişim ben...Facebook ve Nurturia hesaplarımı kapadıktan sonra ve üstelik hayatımın en işşiz günlerini yaşarken pek bir yazasım, pek bir sosyal kelebek olasım varmış. Bir blogum bir de twitterım var elde, kullan kullanabildiğin kadar :)

Bak sevgili blogum, adın "anneyim" olabilir velakin bu zatı muhteremin her türlü halleri de olacak anlaşılan burada, gidişat onu gösteriyor...

Oyle edebi filan da değil üstelik, gayet ortalama, gayet sıradan gayet kendi halinde.



Yeğen meselesi


Şimdi ben GI diye yazıyorum ya, kızım GI'ya aşık ya, bizim kız GI'nin annesine de aşık. Begüm işten geldi, kapıdan içeriye bir girdi amaaannn Gülde Işık bir taraftan Aylincon bir araftan nereye koşacaklarını ne yapacalarını şaşırdılar.

Aylin çok sevinince tavaf etmeye başlar ortamda, yine döndük elbette. ve akabinde tüüm marifetlerimizi beguuunnn'e göstermeye başladık,

Begunn bak boya yaptikk

Begunnn baak biz geldik

Begunn ben burada kalicam

:))

Gidip karşısına kıkır kıkır gülüyor şebelekim :) Begüm'de nasıl düşkün Ayline...zaten üçünü bir arada oynarken seyretmek müthiş keyif. İçimden diyorum ki iyi ki gelin-görümce kız doğurmuşuz. Kızkardeşler onlar, her akşam Gulde ışık ablamızı anlatıyoruz, elbiseleri aynıymış, döndön naynayı varmış, ama mayoya olmaazz demiş :))) gülerek dinliyorum, ağzım kulaklarımda.

Umarım hayatları boyunca hem birbirlerinin en iyi dostu hem de kardeşi olurlar ve hiç ayrılmazlar :)

Begüm için tık





Ağustos'ta biz...


Neden bilmem daha az yer oldu. Her öğünümüz kıyamet :( cık cık dediğim herşeyi yapar oldum. Elimizde ya ipad ya da ipod olmak zorunda yemek yerken ki insani şartlarda mideye birşeyler gidebilsin.

Bir şekilde yediriyoruz işte kuzuya. 3 yaşına kadar nasıl yediği değil ne yediği önemlidir lafına dayadık sırtımızı her yolu deniyoruz.

Boya boya yapmaya bayılıyoruz :))) Caricoa'lar çok hoşuma gitti, hemen çıkıyor leke bırakmıyor. Her an her yeri boyama kapasitemiz devam ettiği için temkinli olmakta fayda var. Dün akşam yaptığı iki resmi (!) masasının üzerindeki duvara astık. Aman ne mutlu oldu ne mutlu oldu..şimdilik daiye, benek ve ip çiziyormuş kendileri :) arada da dooomgunu pastasi. Renklerde tercihi biraz beni endişelendiriyor yeşil ve siyah. Özellikle bu ara siyahı çok kullanır oldu.

Bir haftadır müziksetini açıp, cd açma tuşuna basıyor. İstediği CD'yi koyup tekrar kapatıyor ve eger ilk şarkıyı beğenmezse tekrar aynı şekilde değiştiriyor. Bu ara favori 3 CDsi var, Banu Kanıbelli'nin Kar'a sı, Z'den gelen L'nin şarkıları ve E'den gelen T'nin şarkıları. E'den gelene ben şahsen bayılıyorum ama :))

Kızım büyüyor, yeğenine çok düşkün en çok dilimizde GI'mız var. Arkadaşları dilinde sürekli, Ecemiz, Zeynebimiz, Ekinimiz, Kutayımız...Bu kışı merakla bekliyorum, heyecanla tiyatroya, belki sinemaya gitmeyi çocuk aktivitelerine katılmayı heyecanla bekliyorum. Gözüm özellikle müzelerin çocuklar için düzenledileri aktivitelerde...bu yaşının tepkilerini görmek, tercihlerini gözlemek istiyorum.


ve kendime not: Bayram sonrası çocuk aktiviteleri daha yakından takip edilsin, ve hatta buradan paylaşılsın. ama önce şu araba meselesi çözülsün :)

toprakanaya not: bu resim sadece senin için :)




Çarşamba, Ağustos 10, 2011

Bugün

Biz bugun kızımla taaa gaziosmanpaşa'dan feneryoluna geldik :) yegenler buluşmasına G.I. mızın yanına..





Bugün Aylin ilk kez;





- Belediye otobüsüne bindi (çift katlı sayılır mı ki?)


- Vapura bindi :)) Martılara bayıldı, kız kulesini öğrendi. İstanbul çocuğu oldu.


- Ve ilk kez yegeninde kalacak.





Bu gece bizim kızlar uyur mu, nasıl olur göreceğiz. Kakara kikiri dolu bir akşam, bu benimmm li itişmeler bizi bekler.



Bu arada tarihe not: yoldaki çukurlarda zıplayan takside "aa bu cok eylenceliiii" diyerek hem beni hem taksi şoförünü dumur etti kuzu. Çok eğlenceliydi çook :)

Değişen Hayatlar

Çok şey değişti...değiştim...

Çok sevdiğim, çok şey öğrendiğim kızımın özellikle ilk aylarında kurtarıcım olan bir yer vardı benim. Dost kazandığım dost kaybettiğim...artık ben orada değilim. Olmayacağım. Olup olmamam pek fazla bir şeyi değiştirmeyecek biliyorum. Orada yine anneler ve yavruları olacak, yine dostluklar kurulacak...velakin kızım gozumun nuru ve ben orada olmayacağız.

Biz kendi dünyamıza çekildik dostlar, kalbimiz yarı kırık yarı iyi. Yüzümde yarı mutlu yarı kırık bir gülümseme.

Hoşçakalın...kuzulara kendinize iyi bakın...

Çarşamba, Nisan 27, 2011

Yemek Kitapları okur...


Bilmem ki hepsi okur mu? Ben bu konuya son derece takık bir anne kişisi olarak okurum.

Piyasayadaki bebek-çocuk yemekleri kitaplarının çoğu bende vardır, yoksa bile fikrim vardır çünkü bir yerlerde karıştırıp bakmışımdır.


Evet böyle de bir deliyim ben.


Velakin onca bakınmaya rağmen, hala mükemmel kitabı bulabilmiş değilim. Çala kalem yazılmışlar mı dersiniz, çok kötü çevirisi olanlar mı? Ah bir de o tariflerde yazan "margarin" yok mu, beni benden alıyor. Kullanan varsa bilemeyeceğim ama margarin denen suni yiyeceğin bir bebeğin boğazından anne eli ile geçmesi beni zıplatıyor yerimden.


Adam akıllı bir beslenme modeli ile kaynak olabilecek kitap yok bu piyasada. Yahu neden bir doktor bir diyetisyen ve bir anne (veya pek çok anne) bir araya gelip gerçek ihtiyaçlara göre, yani günümüz annelerin ve beslenme bilgilerinin ışığında bir kitap yazmazlar? Çok mu zor böyle bir çalışma yapmak? Çevirilere sığınıp mısırlı ve siyah barbunyalı kapalı pizzamı yapmak gerekiyor acaba?


Başım sıkıştığında baktığım yabancı web sitelerinin basit ama doyurucu/besleyici tariflerini görünce sıtkım sıyrılıyor. Bir tabak var 2 yaşındaki çocuğun önünde, bir ufak sandviç, taze sebze, taze meyve ve kuruyemiş var içinde. Karmakarışık bir tabak değil, çocuğun kendisinin yiyebileceği kadar da sade.

Zaman zaman madem beğenmiyorum o zaman kendim yazarım gibi zihni sinir düşüncelere dalıyor olduğumu da belirtmek isterim. deli miyim neyim :)


Oyle işte bu da boğaz konulu post olsun...

Planlı Programlı Olur...

Olmalıdır da zaten ama ben değilim. Sürekli bir erteleme hali, sürekli bir şaşkınlık modundayım. Aklımda yapılması gereken bin tane şey varken zaman bulduğumda hiçbirisi orada olamıyor.

Kuzuyu uyuturken yanında uyuyakalıyorum neredeyse her gece. Hal böyle iken gecenin bir yarısı hortladığımda yapacak fazla bir şey de kalmıyor geriye.

Keşke kızı için çarşaf çarşaf aktiviteler hazırlayabilen, rahat rahat oyun kurabilen ve uzun oyunlar oynayabilen annelerden olsaydım....ya da bin çeşit yemek yapabilen ve her durumda bunu kızına yedirebilenlerden...

Dün akşam bir kase pilav ve yoğurt yedi, ne besin aldı ki diye endişelenmesem...ya da hergün içtiği bir kaşık vitamin için gerekliliğini sorgulamasam...

Acaba düzenli beslenebiliyor mu, katkısız ürünlerden uzak duruyormuyuz yeterince diye düşünmesem...Yediği minik bir parça milkinis ciğerimi dağlamasa...

Ya da her hafta sonu süper aktiviteler yapabilsek beraber. Kendime araba kullanamadığım için bin kez küfür etmesem...

Dün akşam aile boyu kitap okuduğumuz gibi her akşam aktivite yapabilsek..veya 3 yaşına kadar TV izleyemez dediğim kızıma baby tv açmamış olsam...

Tükürdüğüm herşey yalamasam keşke...aldığım her kararı uygulayabilsem, uygulayamayacağım kararlar almasam...

Doktor değiştirdiğimiz için aksayan aşı işimizi halledebilsem bir an önce...

İşimde aklım evde olmasa, evdeyken aklım yapmam gerekenlerde...

Bakıcısını bu kadar kıskanmasam...bazı günler bakıcısına bırakıp gittiğim/uyuduğum için vicdanım sarsılmasa...

Evimde bol misafir ağırlayabilsem, sofralar donatsam....kızım görse iyi dostlarla nasıl vakit geçer...

Kilo verebilsem, bunu yapacak iradeye sahip olabilsem...kızımın yanına yakışsam...

Olmak istediğim gibi bir anne ile olduğum anne arasında uçurum olmasa,
Yapmak istediklerim ve yaptıklarım arasında bu kadar fark olmasa...

Balıklama atlamasam, akıllı ve uslu bir kadın olabilsem...

Mayıs ayında çıkacağım uzun iş seyahatinin sıkıntısı şimdiden basmasa, yokluğum kuzumu sarsarsa diye yemesem kendimi...

Keşke planlı, programlı hazırlıklı, becerikli ve akıllı bir kadın/anne olsam...

Ve olamadığım bunca şey için bu kadar çok acı çekmesem...

Keşke...